Yetişkinler Dünyasında Saklambaç Oyunu

Ezgi Bahçetepe
2 min readMar 26, 2024

--

Günümüz ilişkilerinde çocukluğumuza dair oyunların bir yansımasını yetişkin dünyasında küçük, acıtıcı ve zevk veren bir şekilde oynamaya devam ettiğimizi gözlemliyorum.

Bebekler neden Ce-Eee oyununu sever, hiç düşündünüz mü?

Bebekler gözünün görmediğini “yok” olarak algılıyor, gözünün önüne gelince “ var” olarak kabul ediyor. Hem kendisini annenin bir uzantısı olarak görürken hem de bir yandan ayrışma çabası içindedir. Normal şartlar altında bir bebek, bakımverenine bağlılık ve öfke gibi duyguları karışık bir biçimde hissedebilir. Ancak, Ce-Eee oyunu bebeklere daha farklı bir tat vermektedir. Bebekler, oyun içinde hem ebeveynden ayrışabiliyor (bir an için ebeveyn “yok” oluyor) hem de ebeveyni tarafından bulunmuş (korku ve adrenalin duygusu yatışarak güven ve çoşkuyla sevgi bağı hissediyor) oluyor.

Bebekler büyür, algıları değişir ve artık “yok” ve “var” olarak algılamaz. Nesnenin gerçekten göz önünde bulunmaması lazımdır; yani mekansal uzaklık devreye girer. Ve çocukluk çağının o meşhur oyunu oynanır: Saklambaç.

Çocuk kendisini saklar ve bulunmak arzusuyla bekler. Heyecanlıdır, adrenalin doludur; bir yandan çok iyi saklanmak ister çünkü hemen bulunmak oyunun keyfini kaçırabilir; öte yandan, hiç bulunmamayı asla planlamaz, çünkü unutulmak ve diğer oyuncunun süreçte sıkılıp pes etmesi asla arzu edilen bir durum değildir. Bu oyunun adı Saklambaç değil de Bulunmaca olsaydı ne değişirdi acaba? Saklambaç kelimesi daha heyecanlı, sanki?

Yetişkin dünyasında da ilişkiler içinde ayrışma sorunu yaşayan ve özerk olup olmadığını yoklama ihtiyacı olan ve sevildiğini hissetmek isteyen yetişkinlerin sıklıkla oynadığı bir oyun bu Saklambaç, yani Bulunmak İsteği oyunu.

Yetişkinler bağlanma aşamasında bir anda iletişime kendisini kapatıp, rutinlerini değiştirip aniden yok olarak flörtünü, arkadaşını, ailesini vs… kısacası tüm yakın ilişkilerini bir teste tabii tutar: Acaba beni özleyip nerede olduğumu merak edecek mi, beni bulabilecek mi?, diye.

Asıl konu şu ki, oyunda olduğunu fark etmeyen tüm bireyler bu saklanan kişileri ararlar. Yani oyunun bir parçası oluverirler oyunda olduklarını fark etmeden.

Peki ya oyunda olduğunu fark edenler?

İşte saklambacın acı kısmı burası. Seni çocuksu görenlerin asıl saklambaç oyununu oynadığını fark ettiğin anda tadın kaçar. Kaçmalıdır. Oyun oynamak istemediğini net bir şekilde dile getirmelisin. Oyun iki kişinin de gönüllü olarak katıldığı ve içindeyken keyif aldığı bir durumdur. Sadece bir kişinin keyif almak üzerine kurguladığı oyun, oyun değildir; manipülasyondur, işkencedir, insanlık suçudur, psikolojik şiddettir. Burada öz değer meselesi devreye giriyor, yeterince kendinize öz değer ve öz şefkat duygularını beslerseniz, bu tür manipülatörlere hızlı bir s*ktir çekerek hayatınıza sağlıklı bir şekilde devam edebilirsiniz. Bu konuda bir eksiklik/boşluk duygusu varsa, oyunun esiri/kölesi olacaksınız. Bunun için üzgünüm.

Saklambaç oyununu içinde kendisini bulan biriyseniz eğer, bu oyunu oynayan partnerinize/yakınınıza birlikte seslenelim mi?

Sen saklan, ben seni bulmayacağım; sen unutulduğunu hissedip çok üzüleceksin, bu nedenle bana karşı gereksiz bir öfke besleyeceksin ama ben oyun oynamadığım için senin bu davranışlarını anlamsız bulacağım. Sonra ne mi olacak, sen hep beni “seni bulmayan biri” olarak hatırlayacaksın, ben ise seni “bulunma ihtiyacı olan biri” olarak hatırlayacağım. Kendi öz kaynaklarımı sorgulayacağım: bu oyun için enerjim var mı? Cevabım şu olacak: Bunu aşacak kadar büyümüş olmalıydık. Seninle ikimizin mutlu olduğu oyunları oynayacaksak yanında olacağım. Sadece seni mutlu eden oyunların içinde olmayacağım. Esenliğim seninle olan ilişkimden daha değerli.

Farkındalık sahibi olmak acı verici olsa da ne tür bir oyunun içinde kimlerle oyunun bir parçası olmayı seçecek kadar aklımızın başında olduğu yakın ilişkiler içinde bulunmak dileğiyle,

Not: Freud bu yazıyı görse duygulanırdı.

--

--

Ezgi Bahçetepe
Ezgi Bahçetepe

Written by Ezgi Bahçetepe

"Normal" olmaya aşırı çalışan nevrotik. Boun'21

No responses yet